İtalya Gezisi: Roma, Venedik, Padova

Uzun süren planlar ve araştırmalar sonrasında İtalya’dayım. Zor tarafı uçak biletleri, otel rezervasyonları ve vize belgeleri arasında kendini kaybetmek. En keyifli yanıysa sokaklarda gezip tozup yepyeni lezzetler keşfetmek. Ben keyifli aşamayı tamamladım. Pizza, makarna, dondurma, espresso, tiramisu ve şarap dolu bir geziye hazır olun;)

Roma

Tarihin farklı dönemlerinden izler taşıyan bir şehirde vakit geçirmek muhteşem. Her gördüğünüz yapıya bir öncekinden daha fazla şaşıracağınız, her köşe başında karşınıza çıkacak büyüleyici heykeller arasında kaybolacağınız bir şehir turu sizi bekliyor. Bence Roma gezisinin en keyifli yanı tüm şehri yürüyerek turlayabilmeniz. Yürümeyi benim kadar sevmiyorsanız bisiklet veya motor gibi alternatifleri değerlendirebilirsiniz. Hemen her otelde ve her markette bulabileceğiniz Roma şehir haritası hayat kurtarıcı. Diğer bir hayat kurtarıcı ise Trip Advisor‘ın çevrim dışı çalışan mobil uygulaması. Tatile çıkmadan önce gideceğiniz şehrin haritasında uğrayacağınız noktaları işaretledikten sonra gezi sırasında size rehberlik eden uygulamayı geziseverlere tavsiye ederim.

Roma’nın her köşesinde ünlü bir yapı, bir öncekinden daha ihtişamlı bir kilise var. Bu yüzden hem büyülenecek hem de yorgunluktan baygınlık geçireceksiniz.

Böyle bir zamanda küçük bir kaçamak yapıp birkaç saat ağaçların altında uzanıp bir şeyler atıştırmak isterseniz Villa Borghese hayat kurtarıcı olabilir.

Piazza del Popolo’da kafanızı yukarı kaldırınca göreceğiniz ormanlık alan Villa Borghese. Burada dinlenme molası vermek için biraz tırmanmak gerekiyor. Burayı turlamak için önerim bisiklet kiralamak. Biz çift kişilik bisikletleri görünce dayanamadık ancak seçim sizin.

Roma dünyanın en çok turist çeken şehirlerinden biri olduğu için benim “turist tuzağı” olarak tanımladığım pek çok mekanla dolu. Bu yüzden yeme-içme konusuna meraklıysanız ya çok turistik olan bölgelerden uzak durun ya da çevrenizden veya internetten referans alın. Baffetto Pizzeria referans alarak gittiğim ve Roma’da en güzel pizzayı yediğim mekan olarak aklımda kaldı. İncecik ve çok lezzetli pizzanın yanında içtiğimiz ev şarabı sayesinde gezinin en lezzetli duraklarından biri Baffetto oldu.

Gelelim dondurma mevzusuna… İtalya’da dondurma yemek için referansa ihtiyacınız yok çünkü hepsi birbirinden güzel. Ancak Roma’nın her köşesinde karşınıza çıkacak Blue Ice’ın nutellalı dondurması denemeye değer.

Kahve tiryakisi olmayan beni bile günde 4-5 kahve içmeye iten kahve barlarından bahsetmeden olmaz. Ne de olsa espressonun anavatanındayız. Bu yüzden bizim çay tiryakiliğimize benzeyen bir kahve bağımlılığı söz konusu. İtalyanlar kahvelerini genelde ayakta içmeyi tercih ediyorlar. Zaten mekanların pek çoğunda bara gidip ayakta içeceğiniz kahveyle oturarak içeceğiniz kahve arasında fiyat farkı var. Yani masa işgal ettiğinizde 3 euro gibi bir fiyata gelen kahvenizi barda ayakta içerseniz 1 euro gibi bir ücret ödüyorsunuz. Madem İtalya’dayız biz de İtalyan stiliyle kahveleri shot atmaya başladık. Yorgunluk durakları ayrı tabii;)

Tarih dolu bir şehirdeyken tam bir zaman tüneline dalmak isterseniz gitmeniz gereken mekan Antico Caffe Greco. İspanyol merdivenlerinde soluklanıp tam karşı sokaktan salınınca göreceğiniz bu kafe 1760’dan beri hizmet veren bir yer. Goethe, Casanova ve Gogol gibi isimleri misafir etmiş mekanın içerisi dönemin tüm izlerini aynen koruyor. Frak giymiş garsonlarıyla sizi karşılayan mekanda fiyatlar doğal olarak biraz tuzlu. Ancak ülkemizdeki bazı gereksiz mekanlarda karşıma çıkan fiyatları düşününce böyle bir mekanın fiyatları bana çok yüksek gelmedi. Tarih kokan bir atmosfere girmenin keyfini çıkartmak için en güzel duraklardan biri.

Roma’nın turist kalabalığı yormaya başlayınca Isola’dan Trastevere bölgesine geçerek arnavut kaldırımlı sevimli sokakların ve keyifli mekanların tadını çıkartmak gibisi yok. Bu mekanlardan birini seçip çok keyifli zaman geçirebilirsiniz. Bu bölgeye en azından birkaç saatinizi mutlaka ayırın derim, çok keyifli!

Roma’da her sokakta karşınıza çıkacak büfelerden soğuk içecek, sandviç ve dondurma alabilirsiniz. Su almayın, boşuna 2 euro vermeyin:))

Roma’dan ayrılma vakti geldiğinde kapılara selam etmeyi unutmayın. Gerçi İtalya’da şehirler değişse de kapılar hep güzel, hep ihtişamlı.

Evet, nereye gidiyorduk?

Venedik

Venedik en çok fotoğraflarını gördüğüm şehirlerden biri olmasına rağmen sokaklarında kaybolmak yine de çok şaşırtıcıydı. Kazıklar üzerine kurulmuş romantik şehrin giderek daralan sokaklarında gezerken olur olmaz karşınıza çıkan birbirinden şahane aydınlatma ve tabelalara hazırlıklı olun.

Mutlaka kaybolacaksınız derken ne demek istediklerini anlamak içinse orada bulunmak şart. Çünkü “şehrin sokaklarında kaybolmak istiyorum” lafının hakkını veren bir şehirden bahsediyoruz. Bu bilinçsiz turlar sırasında bazen aynı sokaktan 3 kez geçiyor, bazen girdiğiniz çıkmaz sokağın sonunda çıkan avlunun Rönesans döneminden kalan merdivenlerinin fotoğrafını çekiyorsunuz.

Venedik’te ne ünlü diye soracak olsam herkes bilir. Gondol turları ve maskları. Mask konusunda ucuza kaçmak zorundaysanız Çin malının ötesine geçme şansınız yok ama paraya kıyarım diyenler için el yapımı maskların ve kuklaların üretildiği atölyeler bulunuyor. Aynı şey Murano camı için de geçerli. Gerçek Murano camından daha çok Çin işi Murano camı hediyelikler her köşede sizi bekliyor.

Venedik sokak sanatçılarının en sevdiği şehir. Bazen bir konsere, bazen ressamlara, bazen kendi çapında ünlü sanatçılara denk gelebiliyorsunuz. Yorgunsanız böyle bir anda mola vermek çok keyifli olabilir.

Gondol turlarıyla ilgili romantik hayallerim ise Venedik gezimle sona ermiş bulunuyor. Aksaray dolmuşuna binmişcesine yan yana geçerken birbirlerine laf atıp bağıran Gondulcu arkadaşlar sağolsunlar. Neyse anladık ki binsen de, binmesen de olmuyor şu gondol denen şeye. Artık oraya kadar gitmişken yine de binin kendiniz tecrübe edin tabii.

Venedik bir deniz şehri olduğundan menüler deniz ürünü ağırlıklı. Ancak burada pek çok eski restoran ve kafe bulunuyor. Yani güzel bir mekan bulmak için biraz kaybolmanız yeterli. Biz dışarıdan atmosferini beğenerek seçtiğimiz bir restoranda İtalya’da yediğimiz en güzel makarnalardan birini yedik.

Ayrıca buraya kadar gelmişken yine burada çok tüketilen bir kokteyli tüketmeden dönmeyin sakın. 3-5 euro gibi fiyatlara satılan Spritz Aperol Kuzey İtalya bölgesinin vazgeçilmezlerindenmiş. Biz de test ettik, onayladık. İçimi keyifli bu kokteyli yorgunluk atmak istediğiniz an tüketiniz;)

Venedik’in en ünlü meydanı San Marco’da sizi şahane bir mekan daha bekliyor: Caffe Florian. 1720’den beri hizmet veren bu tarihi kafenin içerisi ihtişamlı bir saraydan farksız. Asıl farkı ise orkestrası. Tüm yorgunluğunuzu unutturacak bir keyif anı yaşamak ve sadece bir saatliğine zamanda yolculuğa çıkmak isterseniz tam yerindesiniz. İnternet sitesinde menüsünü inceleyebileceğiniz bu özel mekanda hesaba orkestra için kişi başı 6 euro ekleniyor. Dilerseniz meydandaki merdivenlere oturarak müziğin keyfini çıkartmanın ücretsiz olduğunu da hatırlatmış olayım.

Venedik, evleri ve tabii ki pencere önlerindeki çiçekleriyle de meşhur. Sokaklar birbirinden güzel ve keyifli.

Venedik’te sizi karşı kıyıya bağlayacak Rialto Köprüsü her daim kalabalık olsa da oturup seyredebileceğiniz kadar güzel.

 Padova

Dönüş yolunun sürpriz şehri Padova oldu. Yine tarihi bir merkezle iç içiçe geçmiş bu şehir, butikleri, kafeleri ve sokak sanatçılarının elinden çıkan eserleriyle bizi içine çekmeyi başardı.

Şehirde gezip dükkanlara girip çıkmak çok keyifliydi ama asıl keyifli olan meydanda kurulan pazarda pazarlık etmekti. Kendimi Toskana evlerine yakışacak romantiklikteki perdeler için pazarlık ederken bulunca niyeti bozup buraya mı yerleşiyorum acaba diye düşünmeden edemedim. Ama işte güzel şeylerin nerede karşımıza çıkacağı belli olmuyor. Tek kuruş inmeyen pazarcılar yüzünden alışveriş konusunda zayıf bir gün geçirmiş olsam da bu keyifli durak, dönüşün hüznünü atmama yardımcı oldu diyebilirim.

Umarım notlarım ve deneyimlerim geziniz sırasında işinize yarar. Yazının gerçekten işe yaraması için her yerde rastlayamadığım küçük notlarla bitiriyorum:

• Her yer turist, her yer kalabalık.
• İtalya’da güzel mekanlarda bile tuvaletlerin kapakları yok. Ayakta işeme egzersizlerinizi ihmal etmeyin!
• Seyyar satıcı, dilenci, falcı teyze… Bu insanlar turistik mekanların hepsinde karşınıza çıkacak.
• İtalyanlar İngilizce konuşmuyor derlerdi de inanmazdım. Beden dilinizi veya İtalyanca’nızı geliştirin yoksa siz İngilizce sorarsınız, onlar İtalyanca cevap verir.
• Sokakta itişip kakışmaya alışkınsınız değil mi? Kendinizi gösterin, sakın pes etmeyin!
• İtalya’da bir kafeye gibip barında ayak üstü atıştırmakla bir masaya oturmak arasında fark var. Masaya oturursanız hesapta olmayan “coperta” ücretine hazırlıklı olun!
• Özellikle hediyelik alırken aynı şeyi 1 euro’dan 5 euro’ya kadar değişen fiyatlarda bulabilirsiniz. Çok orijinal bir şey bulmadıysanız biraz daha bakının derim.
• Çok turist, çok turist tuzağı demek. Güzel yemek yemek istiyorsanız biraz çaba sarfedin veya iyi bilen birilerinden tavsiye alın.
• Her yer de yazıyor ama ben de belirteyim. Küçük suya 2 euro vermeyin, çeşmeleri tercih edin.
• Trene mi bineceksiniz? O zaman İngilizce bilmeyen görevlilere ve peron numarası yazmayan biletlere hazırlıklı olun;)
• Ne olursa olsun burası pizza, makarna, dondurma, tiramisu, espresso ve şarabın vatanı. Burası cennet olabilir mi?

Devamı Toskana Gezisi yazımda;)