Olympos’ta Bir Kır Düğünü Hikayesi

Öncelikle 14 Eylül‘de gerçekleşen düğünümüzü bloga eklemekte neden bu kadar zorlandığımı inanın ben de bilmiyorum. “Dur burası şöyle olsun, yok bu fotoğrafın filtresi bilmem ne olsun” gibi deli saçması detaylara takılmaktan bu yazıyı bir türlü ekleyemedim. Ama yazının ilk versiyonunu düğünden 15 gün kadar sonra yazdığım için detayları pek atlamadığıma inanıyorum. Neyse evliliğimizin 6. ayı şerefine gecikmiş düğün hikayemizi sonunda paylaşıyorum. Umarım beğenir ve ilham alırsınız. Her türlü yorumunuzu beklerim. Düğün telaşı içerisinde olan herkese (özellikle Sezen’e 🙂 kolay gelsin!

Geçen sene Şubat aylarının başındaydık. 12 yıldır süren beraberliğimizi evlilikle devam ettirmeye karar verdik. Bu bizim için alınması kolay bir karardı. Bizim için zor olan karar ise düğünün nerede ve nasıl olacağıydı. Düğün gibi meseleleri pek takmayan biri olduğumdan üzerine hayaller kurduğum bir durum söz konusu değildi. Ancak birbirinin kopyası haline gelmiş bir düğün yapmak hiç içime sinmeyecekti. Hatta böyle bir düğün organize edeceğime işi basit bir nikahla aradan çıkartıp hangi ortamda olursam olayım çok eğlendiğim arkadaşlarımla ayrı bir parti yapmayı bile düşünmüştüm. Daha sonra Tarzmeselesi’nin bana verdiği enerjiyle her gördüğümde özendiğim renkli kır düğünlerinden birini organize etmek istedim. Detaylara önem verdiğim için şehir içinde planlanmış standart bir kır düğünü bana göre değildi. Beni hiç tanımayan, neyi sevip neyi sevmediğimi bilmeyen insanlara böyle bir günü emanet etmeyi ise hiç istemiyordum. Bu özel günde detayların içerisinde olmak istiyordum. Ne kadar yorulacağım ise pek umurumda değildi. Kısacası hedefim güzel bir “Kendin Yap Düğün” (DIY Wedding) organize etmekti.

Mekan

Kır düğünü hak ettiği mekanda yani ormanın içerisinde olmalıydı. Bizim ise bu konuda büyük bir avantajımız vardı. Eser’in abisi Evren ve yengesi Nilay’ın işlettiği Cafe Cactus hayal edebileceğimden bile güzel bir mekandı. Bu düşüncemi önce Eser’le paylaştım. Önce şaşırdı ama güzel bir fikir olduğu konusunda benimle hemfikirdi. Düşüncemizi Evren ve Nilay ile paylaştığımızda tahmin ettiğimiz gibi çok sevindiler. Bu aşamadan sonra düğün heyecanını dördümüz paylaştık dersem pek yalan olmaz. Karar verilmişti düğünümüz Cactus’te yapılıyordu. Evren ve Nilay’ın zevkli seçimleri sayesinde mekan zaten kır düğününe çok uygundu ama düğün yapacağımıza göre detaylar önemliydi, ne de olsa Olympos’un ilk düğününü yapacaktık.

İlk olarak yapabileceklerimi görebilmek için Pinterest’te bolca gezmeye başladım. Özellikle evlilik planları yapanlara detayları araştırmaları için Pinterest’i mutlaka tavsiye ederim. Gelinlik, dekorasyon, pasta, saç, aksesuar, çiçek hatta balayı gibi detaylara karar verirken en büyük yardımcım buradaki paylaşımlardı. Kafamızda bazı detaylar belirmeye başlayınca Haziran başında atlayıp Olympos’a gittik. Nikah memuru, açık büfe yemek gibi detayları hallettik. Evren ve Nilay ile neler hayal ettiğimizi ve mekanda neler yapabileceğimizi konuşarak temel bir ihtiyaç listesi hazırladık. Bu aşamadan sonra onlar mekanla ilgili eksiklikleri ve oradan halledilmesi gerekenlerle uğraşırken Eser ve ben dekorasyon için gerekeceklerin peşine düşecektik.

Düğün Pastası

Evlilik ve mekan kararımızı arkadaşlarımızla paylaştığımızda onları da organizasyona dahil edeceğimizi biliyorlardı. Ama pasta sponsorumuz 🙂 olan Sonay, düğün pastamı yapmayı teklif ettiğinde ne diyeceğimi bilemedim. Düğün pastası işi basit bir iş değildi ve Sonay’ı düğün öncesi böyle bir yorgunluğa sürüklemek istemiyordum ama zevkli bir pastanın hayal ettiğim düğüne güzel bir renk katacağına da emindim. Konuk sayımızın 150-200 arasında olacağını duyunca çok içten bir şekilde teklifini yineleyen Sonay’a verilebilecek tek cevabım vardı “seni çok yormayacaksa, lütfen” Sonay’ın pastayla ilgili ileri düzey sorularıyla  karar aşamasının düşündüğümden daha zor olacağını anladım. Pasta kaç katlı olacaktı, düğünün konsept rengi ne olacaktı, pastada nasıl çiçekler kullanılacaktı, pasta standı kaç cm olacaktı soruları sonraki üç ay boyunca devam etti. Ne istediğimi bilmez halde çizdiğimiz ilk taslak tam bir karnaval pastası olunca, Pinterest’te ilk gördüğümde aklıma takılan mint yeşili romantik kır pastasına karar verdik. Sonay beğendiğim pastanın daha güzelini yapmakla kalmadı, taşınmasında ve servisinde de yardımcı oldu. Pastanın şeklinde yaptığı düğün kurabiyelerimiz ise bonus gibi bir şeydi. Sonay benim can arkadaşlarımdan Mehmet’in eşi ve her ikisi de bana dünyanın en güzel hediyelerinden birini vermiş oldular. Sonay’ın bu şahane pastalarından ve keklerinden siz de sipariş vermek isterseniz 0545 528 00 90 no’lu telefondan iletişime geçebilirsiniz.

Pastanın düğüne kadar saklanması ise gerçek bir komediydi. Eser beni arayıp “pastaya klimalı oda tutuyoruz” dediğinde ne tepki vereceğimi bilemedim. Sonuçta pastayı kendi odamızdaki fazla yatağın üzerine yatırıp, rahat etsin diye 18 derecelik klimayla baş başa bıraktık. Pasta standı ise konseptimize uygun olarak doğal bir ağaçtan hazırlandı.

Daha bitmedi. Devamı için numaraları takip edin;)